Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ağlamak Hakkı!

  Duygusal yanımı bastırmamı bekleme benden! Ağlamak cesaret ister! Bir baş kaldırıdır, isyandır ağlamak...Toplumun, seni; güçsüz diye yaftalamasına direnmektir.. Ağlayarak bağırmak, yakarmak yüzyıllardır kültürümüzün duygularına ayna olmuş ve feryat, figan, ağıt olarak adlandırılarak yaşamaya devam etmiş günümüze kadar. 21.yy da ne bu poker masası sendromları? Nedir bu kendini gizlemeler?Nedendir? Niçindir? Bilinmeden bu kayganlık ruhlarımızda?Kursağıma saplamaktansa bu kor gibi demir prangaları, göz yaşlarımla yıkarım günahsız yanaklarımı!..

Zihnin kafes kapıları..

  Herkes bataklıkta debeleniyor fakat sen; sadece kendi bataklığını tanıdığın için diğerlerinin bataklıkta debelenmediğini sanıyorsun...

Karanlık yokuş

  Gecenin kör edici karanlığında dipsiz, hışırtılı suyun kıyısında dalgaların devinimini hareketsiz izliyordu. Düşüncelerini sözcüklere dökemiyor içinde yükselen rahatsız edici hisleri kendine dahi açıklayamamak, rahatsızlığını arttırıyordu. Bedenini yorucu işlere kaptırıyor gücünü tüketene kadar çalışıyor ve yorgunluktan bayılmayı yeğliyordu. Bazen kumsalda, bazen bahçede uyuyakalıyor ve uyanır uyanmaz işe koşuyordu. Dur durak bilmeden kendine vakit ayırmadan günler, haftalar böylece geçti. "İnsanın  kendinden kaçması ne yorucu şey" diye düşünüyordu... Bu kusurlu içsel yalnızlığın inşaasına küçük yaşlarda başladığını fark etti. Bile isteye kendini konumlandırdığı bir durum değildi bu. Niçin? Neden? Bu hale bürünmüştü? Bilmiyordu...