Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Haber..

Yanıyordu dipdiri vücudu. Tir tir titreyen elleriyle tuttu soğuk bardağı. Islandı dudakları. Soğuk suyun ferahlığı ağzında gezinerek boğazına doğru indi hızlıca.. Göz yaşları sel etkisi yaratmıştı yüzünde.. Durmak bilmeyen ve hırçın bir seldi bu.. Kirpiklerine tutunamıyordu damlalar. Birinin üzerine diğeri biniyordu..  Yüzüne bomboş bakıyordum. Onunsa gözleri ıslaklıktan açılamaz haldeydi. Bardağı tutup ağzına götürmesine yardımcı olmaya çalıştım. Onun elleriyle benim ellerimde titremeye başladı. Acıyı paylaşmak mıydı bu? Bilemiyorum..  Bir tek kelime döküldü kıvranan dudaklarından. Kekeleyerek.. Zoraki bir ses, iki hece.. "Anne" .. diyebildi sadece.. Taburenin üzerinde oturuyordu. Eğretiydi duruşu. Vücudu ne yapacağını bilemez halde..  Bir elinde sigara tabakası vardı.. İnsan acıdan inleyemez haldeyken nasıl yakacaktı sigarasını? Çakmak parmaklarından kayıp giderdi. Bu kopuk düşünceler aklımdan geçerken ne yapmam gerektiğini bilemez halde orada öylece durmuş, ağıt yaşlarını

Duman grisi kedinin anısına..

  Sıkı sıkıya bağlandığın bağların ellerinden kayıp çözüldüğü an, yer yüzünden silinmesini istediğim an olarak geçiyor litaretürümde..  Acının her tonunu görüyorum çıplak gözlerimle..  Düzensiz yollarda buluyorum kendimi..  Basabildiğim kadar yüreğime beton döküyorum  Aşamadığım yerde önüme  toprak seriyorum. Herkesin gizlediği kötü haber kulaklarıma çarptığında Ruhumu örse yatırıp eziyor, tüm gücüyle..  Yokluğun yarattığı derin boşlukları göğsüme tepiyorum Kayıpların soğuk edası korkutuyor beni İçim boşalıyor, kurutulmuş fıstık gibi.. 

Saksı bitkilerimin gün ışığı

  Topuklarım deliniyor, yalnızlığa koşarken Hırçın dalgalardan kurtulmuşcasına sığınıyorum limanıma. Kaos sersemleştiriyor düşüncelerimi Göğe kaldırıp başımı, Bir kez daha bakarak arınıyorum riyakar yanımdan Bağcıkları çözülmüş ayakkabılarımla koşmak zorlaşıyor, Kalabalıklar içinde. Oysa içimde, daha büyük bir kalabalık pusuda, Bekliyor yalnızlığın siren sesini. Duyduğu anda dört nala koşuyor  duygularım Elim kalemle buluşuyor Parmak uçlarımdan binlerce "sen" dökülüyor.. Sayfalar hiç olmadığı kadar temiz Korna sesleri rahatsız edemez halde Düşümde sen geliyorsun bana  Bölünüyorum  Çoğalıyorum  Sarılıyorum Duygularımın tutsak yalınlığına.. Tan ağarıyor şimdi Hafifçe sızlayan yara gibi. Varlığın, gün ışığı saksı bitkilerimin Pencerenin tüllerini aşan Yeşile hayat bağışlayan Gün ışığı.. 

Bitmek bilmeyen inşaat sesleri

 "Ne güzel doğanın ortasında çalışıyorsun" dedim. Çalışmakta olduğu yeri gösterdiğinde. Oysa çoğumuz ben de dahil tüm günü duvarlara bakarak geçiriyoruz. Ve bitmiyor inşaat sesleri. Her gün yeni duvarlar dikiyoruz boş gördüğümüz yerlere. Öyle korkuyoruz ki göğün güzelliğinden, ölesiye çatılar inşa ediyoruz..  Tepemizde bir çatı yoksa toplum tarafından yadırganıyoruz. Yeni tanıştığımız insanlar, önce duvar ölçülerimizi alıyor sonra bulunduğumuz betonların mevkii kalitesini denetliyorlar. Kocaman pencereler, bembeyaz duvarlar, uyum içinde olduğu düşünülen tek tip ve tek renk eşyalar ...  Yaşadığım kafesi ziyaret edenler arasında hoşnut olmayanları görüyorum. Beklenenle karşılaşılmayınca ekşiyor suratlar. Ne kadar renk katsam da tatmin etmiyor beni bir vadi kadar.. Özenle hazırladığım kafesimden yazıyorum bu gün, içime sığmayanları.  Vakit güneşi batırma sularında Pencereden bakıyorum  Ve  sadece küçük bir aralıktan görebiliyorum gökyüzünü.  Karşımda duvarlar,  Ruhumda nisan yağ

Varlığın değeri üzerine

 Yokluğun bıraktığı esrarlı hisler belirginleştiriyor değer yargılarını.. Kıymetsiz kıymık parçalamıyor, kanatmıyor parmak uçlarını. Acının derinliği, farklı kılıyor varlığını...

İçimde yeşeren bir bitki.. Aşk mıdır bu? Aşk nedir ki?

  Dikiz aynasından denize bakmak gibi bazı duygular.. Öylesine kör, öylesine düşünülmemiş..  Oysa sırtını çevirip baksa, koca bir gökyüzü ve uçsuz bir deniz var gerisinde.. Ötesini düşünmeden dalmalısın suyun derinine..  Derinin altında hissetmelisin ritimleri..  Hissetmelisin aldığın her nefesi..  Zaman akıyor bir şelale gibi..  Köksüz bir lale olmamalısın bu toprakta!  Kantarın dolup taşmalı hayranlıkla.. Baktıkça iştahın artmalı yaşama Çoşmalısın her dokunuşta..  Bir adamın bakışlarını gözetlerken Ya da düşüncelerini gözlemlerken, Varlığına teşekkür etmektir sevmek.. İçinde hissetmek tüm kargaşayı Ve o kargaşadan aldığın hazzı, doruklarında.. Oluk oluk sızıyor cevapsız ve cezbeden sorular Aşk mıdır bu?  Aşk nedir ki?  Kim adlandırıyor hislerimi?  Kim sınırlandırıyor cümlelerimi?  Yeni bir tamlama üretmeli isimsiz duygulara Sınırsız kuraklıkta koşan taylar gibi gözlerim, Sana her değdiğinde..  Başım omzuna düştüğünde  Dönüyor hulahoplar ince bellerde Bana her geldiğinde  Islatıyor ya