Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Topraktan gelen haber

Dünya öyle heybetli döner ki, Hayat bir an bile kendini sorgulamaz. Zaman, bir an bile durup dinlendireyim demeden geçer üzerimizden. Biri ölür, sigara yakarsın. Biri ölür, çamaşır katlayarak dengesiz duygularla, muntazam bir şekilde dizersin kıyafetleri rafa.. Histerik bir gülümseme ilişir dudaklarına. Biri ölür, kendi acına gülersin.. O gülümseme hıçkırıklara evrilir Ve biri ölür, çamaşır katlamaya devam edersin.. 

Dahil Hissettiğimiz Grup

Duymak istediklerimiz söylendiğinde kabaran göğüsümüz bir yanılsamadır.. Attığın adımın hangi ayağınla başlaması gerektiğinin eleştirel bir dille aktarılması kadar yersiz. Her adımının eğri olabileceği gibi akside mümkündür.. Sürekli taçlandırılmak hazza ulaştırmayacağı gibi uçurumlara da sürükleyebilir.. Fakat her zaman işin ehli olmak isteriz.. Bu istekle yanıp tutuşur ve daima doruklarda olmayı, dağın tepesinde bulunmayı düşleriz. Oysa fark etmemiz gereken birşey var ki, bu yükseklerdeki benlik için kuşkusuz ilerlemenin önündeki koca bir hendek olabilir.. Sürekli yetersizlik hissi beraberinde çaba sarf edecek çürreti yok ettiği gibi, gereksiz eminlik durumu da yavaş yavaş çürütebilecek kudrettedir.. Şüphe, insanı diri tutar ve sorular sorma isteği uyandırır. Peşindeki gizi çözümlemek için alternatifler ararken, kafanın içindeki sandıkların kilitlerini zorlarsın. Kim bilir belki de her birimiz hunisini evde bırakıp yerine şapka takan dahiler kabilesindeniz.. Ya da keşf

Bayan Müzeyyen'in Sendromları

Halı kenarlarından sürünerek banyoya gidip yüzünü yıkadı. Pek bir faydası olmadı.. Bedeni yataktan süzülmüş olsa da uyanması zaman alıyor, uyku göz altlarındaki birikimini hemen silmiyordu.. Şekere yöneldi. Ve çayın demlikten bardağına dolmasını beklerken uyanmayı umuyordu.. Her günün bu denli amaçsız olması ve hapsolmuş hissettirmesi uyanmak istememek için yeterli bir sebepti. Oysa sabahın dokuz buçuğunda dipçik gibi kalkıp, Ayaklarını sımsıkı yere basarak sokaklara koşup bir uğraş aramak isteyebilecek cürete sahipti. Kendinde o gücü eskisi kadar hissetmediğinden çayını doldurmaya bile üşenir vaziyetteydi... Ne denli yoksunluk çektiğinin, içini doldurmaya çalıştığı derin boşluklarının farkına varıyordu yavaş yavaş. Tüm bilgi birikimiyle orada, cam kenarında çayını yudumlayarak düşüncelere dalıyordu. İnsanın düşüp ya da tırmandığı durumların her birini üzerine giymiş, nasıl taşıdığını biliyordu. Belki de bu kadar şamatanın sürüklenmelerinde debelendiğini fark etmiş olacak

Erişebildiğin Kadar Derinlik

Yavaş ve sakin adımlarla köşesine çekilen duygulara, duyarsızlığımızla tanınıyoruz bu gezegende. Tortularının dibimizde birikip, katmanlar oluşturduğundan habersizce yudumluyoruz, demlenmiş taze kahvelerimizi. Yalnızca yapabildiğim düşlemek.. Pencere kenarında oturup, Kümelenmiş ritimleri rıhtımlara eşlemek.. Eşelemek belki içimi. Kolinin zeminine kadar erişinceye dek..

Pazarlanan hayallerin satılık olmama kanunu

Dik durduğun kuramlar varlığını sürdürmende büyük rol oynasa da, yolun sonuna geldiğinde çaban sıradanlaşmış olacak.. Gerçekleştirmek istediğin hayaller pazarlanacak ve ölen insanlığı para satın alacak..

Uyuşturan Dozda müzik kutusu

Belirli dozlarda alınması gereken bir uyuşturucudur müzik!

Duyu

Duyu organlarım şüpheci olmaya davet ediyor. Gördüklerimi duymaktan korkuyor, Duyduklarımı görmeye dayanamıyorum..

Giderken

Giderek, arınacağıma inanıyordum. İnançların üzerine kurulu benlik olgusunun yönünü değiştirecek olan, taze bir inanca sahip olmaktı..