Ana içeriğe atla

Ağır ithamlar giymiş bedenlerin bedelleri


 Sebepli sebesiz yergilerimizin kurbanıyız

Emin adımlarla yürüyor, kesin bir dille konuşuyoruz.
Daha doğru olduğumuzu kanıtlamak için verdiğimiz çaba yiyip bitiriyor içimizi.
İçimizde gezinen parazitler sabrımızı tüketiyor Diyaloglarımız karşımızdakini alt etmek üzerine kuruluyor
Farkına varamıyoruz.
Kiminle savaşıyoruz?
Bu bir mücadele mi?
Kendini, kendine ispat etmenin yorgun mağduriyetini yaşıyoruz
Zorlanıyorum..
İnsanlığımda debeleniyor ve boğuluyorum
Geride kalıyor, yetişemiyorum.
Bir hezeyana sürüklüyor bu durum beni
Zihnimin duvarlarına çarpıyorum
Göz yaşlarım birbirini kovalıyor
Nefesimi toparlayamıyorum
Çatışmalar çarpışmalara dönüşüyor
Kendimle yüzleştiğimde, yüzüme tükürüyorum
En ağır ithamları giydiriyorum bedenime
Toplumun iki yüzlülüğü besliyor kendime olan kinimi
Ve bir kez daha düşmüş zırhımla rıhtımda duruyorum öylece
Aslında arıyorum aynı zamanda
Rüzgar yüzüme değdikçe titriyor dudaklarım
Tekrar ve tekrar varlığımı unutmak için gözlerimi yumuyorum.
Neredeyim?
Neredeydim?
Nereye gidiyorum?  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aramızda şehirler uzanıyor..

Gözlerime değen gözler yansımanla karşılaşıyor Gecenin karanlık tonlarında dahi binlerce sen büyüyor göz bebeklerimde. Güneşi delip, Ay'ı selamlıyorum  Silüetini taşıyorum gölge niyetine Rüzgarın eteklerinde sarsılan sazlıklar yoldaş oluyor Kucak açıyor hasretliğime. Ilık bedeninin kokusu salınıyor Ciğerlerime çekiyorum tek nefeste. Şehirler uzanıyor aramızda Kafesimizin kapıları açık Bir adımda çıkılamıyor içinden Adın dökülürken dilimden Duyuramamanın endişesiyle lal oluyorum yeniden..

Dünya Zürafalar Günü

Boş odalarda geziniyor gözlerim Yırtık duvar kağıtları, yarısında perde olmayan pencereler ve dokunsam devrilecek olan klozet.. Dairenin kapısından çıkıyor, binanın merdivenlerini son kez aşındırıyorum.. Tekrarlanmayacağını bildiğin, An'ı kaybettiğin ve anıları kayıt etsen dahi yinelenmeyen kahkahalar Dünya zürafalar günü'nde derin bir kedere bırakabilir yerini.. Bir şeylerin yeri, sürekli ve yüksek hızla, başka birşeylere bırakıyor yerini.. Pazar ve ertesi gibi..

Kek

Yazıyor, siliyordum. Tekrar en baştan başlayıp.. Olmadı.. Sil. Tekrardan.. Sağ tarafı yanmış, sol tarafı çiğ kalmış bir kalıp kek gibi güne başladım. Hep bir yarımyamalaklık söz konusu.. 180 derece ısıya dayanamayan plastik kap mıyım? Bu ne hal?