Varlığının verdiği tüm ağır kalıntılar yüzünde, Birikimini şiddetle koruyor. Gün geçtikçe gidiyor gençliğin Kendini gerçekleştiriyorsun.. Evriliyorsun, Kırgınlıklarını törpülüyor toz zerrelerine bölüyorsun bölük börçüklüğünü.. Büyüyorsun işte Hemde gözüne soka soka sinsi kış güllerinin. Fısıltılar çarpıyor kulaklarına Başın önünde sigaranın inceliğine kapılıyorsun Omuzların dimdik, sert urgan gibi! Kuş seslerinden ritim üretiyorsun Bir bitki seçip, yeşilin alımlı kıvrımlarına gözlerini kaybedercesi bakıp, Doğa doğurganlığını dolduruyorsun ciğerlerine.. Ciğersiz kedileri görüyorum.. Masumca miyavlıyorlar ayak ucumda. Oysa aç olanlar kapıda, uzanıyorlar paspaslara Yüzünün rengini unutanlar bakamıyorlar Ne aynalara ne de paspasta yatan kıvrılmış dostlara! Damarları belirginleşiyor patlarcasına Parmak uçları değmiyor hiç bir tene Kahve kupaları taşlaşıyor ellerinde.. Demini çoktan almış kahveleri acıyor, sertleşiyor reseptörleri yakarcasına.. Ekşiliğini ek...