Ana içeriğe atla

Saçılan herşey diğerinin tekrarıysa yaratıcılığa yer yok demektir..



Kapıyı açtığımda, bir kaç adım sonrası duvarla karşılaşacağımı anladığımda arayış başladı. Hemen bir kapı daha bulup, oturabileceğim yumuşak zeminle, oturma organımı yürürlüğe koydum. İnsanların ağızlarından harfler dökülüyor, onları toplayıp tekrar yutuyorlardı. Geviş getiren insanlarla henüz yeni tanışıyordum. Harfler neredeyse aynı renk ve ebatlarda seyir halinde, ağızlarından yere, yerden el yordamıyla tekrar ağızlara tıkılıyordu. 

Çoğu harf cam gibi saydamdı. Aralarında nadir de olsa gri tonları görebilmiştim. Konuşulanları anlayamıyor anladıklarımı gereksiz buluyor ve ortamın negatif enerjisinden auramın kirlendiğini hissediyordum. İçimden şarkı söylemeye ve olayları izlemeye koyuldum. Hiç noktalama işareti göremedim. Eğilip çorabımı düzeltiyor edası takınarak nokta, virgül, soru işareti varmı diye kontrole başladım. Şaşırdım. Hiç bir işarete rastlamamıştım. Cümle başlarını yakalayıp büyük harflerin izini sürdüm bir süre. Bu iz sürüm de istediğim sonucu elde edememenin yılgın üzüntüsü içinde ortamdan biraz uzaklaştım. Bir sigara yakıp minimal bir tonda mırıldandım sevdiğim şarkıyı. Sigara ve şarkıyı tamamlayıp döndüğümde uzaktan izledim olağan dışı yaşayanları. Fakat biraz sonra anladım ki, yeni ve renkli harfleri olmadığından bunu yapıyorlardı. Üretemiyor ve düşünemiyor-dular..




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aramızda şehirler uzanıyor..

Gözlerime değen gözler yansımanla karşılaşıyor Gecenin karanlık tonlarında dahi binlerce sen büyüyor göz bebeklerimde. Güneşi delip, Ay'ı selamlıyorum  Silüetini taşıyorum gölge niyetine Rüzgarın eteklerinde sarsılan sazlıklar yoldaş oluyor Kucak açıyor hasretliğime. Ilık bedeninin kokusu salınıyor Ciğerlerime çekiyorum tek nefeste. Şehirler uzanıyor aramızda Kafesimizin kapıları açık Bir adımda çıkılamıyor içinden Adın dökülürken dilimden Duyuramamanın endişesiyle lal oluyorum yeniden..

Dünya Zürafalar Günü

Boş odalarda geziniyor gözlerim Yırtık duvar kağıtları, yarısında perde olmayan pencereler ve dokunsam devrilecek olan klozet.. Dairenin kapısından çıkıyor, binanın merdivenlerini son kez aşındırıyorum.. Tekrarlanmayacağını bildiğin, An'ı kaybettiğin ve anıları kayıt etsen dahi yinelenmeyen kahkahalar Dünya zürafalar günü'nde derin bir kedere bırakabilir yerini.. Bir şeylerin yeri, sürekli ve yüksek hızla, başka birşeylere bırakıyor yerini.. Pazar ve ertesi gibi..

Seçime doğru giderken, seçebiliyor muyuz??

Bir kaç gün sonra ülkemizin atmosferi ya “Soluduğumuz havadan memnunuz” nidalarıyla bezenecek ya da “Nefes alışım bile değişti” söylemleri ile değişecek. Peki; gerçekleştireceğimiz “seçim” eylemini ve bu güne değin yöneldiğimiz seçenekleri “Hiç bir baskı altında kalmadan, kendi hür irademiz ışığında, manipüle edilmeden ve yönlendirilmeden kabul ettiğimizi söyleyebilir miyiz? Bana kalırsa büyük çoğunluğumuz birilerinin elindeki iplerle yönlendirilen hayatını cambazının pençelerinden kurtarmak için boğuşuyor. En büyük mücadelemiz işte tam olarak burada başlıyor! Ayık kalmak… Algılarımızla oynayan ve bizleri peşinden sürüklemeyi hedefleyen ve amacına yüksek rakamlarla ulaşan en yaygın kaynak sanırım reklamlar. Reklam kelimesinin anlamına bakacak olursak her şey yeterince açık görünebilir. Reklam; “İnsanları gönüllü olarak belli bir davranışta bulunmaya ikna etmek, belirli bir düşünceye yöneltmek, dikkatlerini bir ürün, fikir vs çekmek ve o fikir ya da ürün ile ilgili tutumlarını değiştirm