Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Alkolizm

Kendini alkole vermiş serseriler tanıdım. Hayattaki başarısızlıklarını, sistemin kölesi olmamalarını alkolle kutlayan eğlenceli tiplerdiler. Zihinlerinde astıkları benliklerinin şerefine her sabah bir bardak biranın içine, çiğ yumurta kırıp erken saatlerde sövmeye başlıyorlardı.. Düzenin, düzünelerce, düzensizliklerine!! Şerefe...

Bir İneğin Günlüğü

Ormanın güvenliğine geri dönmeden, çimlerin arasında gübre yuvarlayan, gübre böceğini görmeden ölmeyeceğim.. Sütümü, şerefime içeceğim.. 
Benliğinden bir parça bulduğun ortamlara es..

Sigaranın Açtığı Delikler

+İçim daralıyor, dediğinde sustum. Soğumaya yüz tutmuş çayımdan bir yudum aldıktan sonra o da, izmarit dolu kül tablasının yakınında duran paketinden bir sigara daha alıp yaktı. Montunu silkeleyip, +Yine yeni bir delik daha, dedi. Her gün hunharca sigara içmenin getirilerinden biri de buydu..

2019 Hedefler ve Hayaller #MİM

Yazıma duodiyet.com blog sahibesine bu #mimleme için teşekkür ederek başlamak istedim. Teşekkürler.. Taze bir blogger olarak ilk hedefim siz okuyucuların beğenisini kazanmak. Konuya, gelmekte olan 2019 yılı için hedefler ve hayaller bilançosu ile değil de daha derinden bir geçiş yapmak istiyorum. Hedefler ilk olarak doğduğumuz anda başlar aslında. Farkına varmadan kendi kendimize agucuk gugucuk diyerek konuşmaya atılmak, emekleyerek koşmayı hayal etmekle başlarız bu maratona.  Yaş aldıkça yavaşlar, ne istediğimizi, tam olarak ne olduğumuzu bulmaya yöneliriz. Okumayı öğrendikten sonra kitap bitirme hedefimiz, maceralarını okuduğumuz karakterin konumunda olduğumuz hayallere bırakır yerini. Birbiriyle ilintili bu iki kelime tüm hayatımızın tam merkezindedir. Akrep ve yelkovanın birbirini kovaladığı her an hedefim zamana söz geçirmek.. Yaşadığım zaman dilimine koca bir kaşıkla dalmak.. Zihnin şatafatlı elektriklenmelerinde, ruhu besleyen fantastik hayallere sarılmak.. Kanım

Yemek Masası

Bu masada, şuan tam burada mıyım? On çift el masanın üzerinde geziniyor ve muhabbetler ellere eşlik ediyor. Beni görüyorlar mı? Tabağıma dönüyorum, başımı kaldırmadan yemeğe koyuluyorum. Hala buradalar mı? Evet. Önüne bak, masaya yemek için oturdun. Sesler kulağıma çarpıyor. Hah en sevdiğim konu. +A firmasına başvur, eleman arıyor. Yazıyorum. Büyüyünce yazar olucam. Olamadı! Bu yüzden mi görünmezim? Mutfağa geçip görünmezliğimi taçlandırmalıyım. Bir sigara yakıp buzdolabının arkasına saklandım. Hızlı hızlı içiyordum. Durdum. Acelem mi var? Hayır. Öksürüyorum! Bu beni durduramaz! Bir nefes daha çektim. O sigara hiç bitmesin istedim.. O da bitti. Peki görünmezliğimde biter mi? 

Patates Çuvalı

Öyle olur sanıyordum. Olmadı! Çenem titremeye, nefesim tıkanmaya başladı. Mır mır yumakları yuvarlarken, dört patim birdenbirbirine dolandı.. Belermiş gözlerimle tüm gün tavanı izleyip, patates çuvalı gibi kalakaldım..

Cevapsız

Koşarak merdivenleri tırmandım. Soluğum kesik kesik çıkıyordu. İçeri girip kapıyı yavaşça kapattım ve dizlerimin üzerine düştüm. Kafamın içinden yükselen sesler nefesimi toparlamam konusunda yardımcı olmayıp, beni zorluyordu. *Neden nefesinin biri diğerinin üzerine binmiş? *Saklanıyor musun? *O tombul köpek mi? Hiç birine vericek iyi bir cevabım yoktu. Ceplerimi yokladım. Sanırım sonbeşliği de kendimden kaçarken düşürmüştüm..

Oğuz Atay / Tehlikeli Oyunlar

Belki yarın sabah soğukta uyanmanın bir anlamı olur, sana çay pişirmek gibi. Ayaklarımın ucuna basarak yürürüm yataktan kalkınca. Tahtalar gıcırdar. Hayır, zamanla öğrenirim hangi tahtaların ses vermediğini. Sonra ne yaparım? Uyanmadı, çayın hazırlandığından haberi yok diye sevinirim. Oğuz Atay / Tehlikeli Oyunlar

Beklentiler

Beklentilerini 0'a indirğedin, mutluluk.. Tahmin et kendini..

Mehmet Bey

Kayıtlara geçilsin yazın Mehmet bey; Bir kaşık çay demlerken, tatlı kaşığı ile tomurcuk atılacak! Sabahları çay, sigara eşliğinde saksıdaki çiçek izlenecek! Ruh sağlığının korunması ve cigerlerdeki nikotin miktarının dengesi stabillenecek!

Limon

Ayak parmaklarını morartırcasına, küfür gibi bu soğuk havada kürksüz limonlar. İç organlarının suyu sıkılıp, kabuğu çöpe atılıyor. Bazıları lime lime etmekten haz alıyor. Çayın içinde, sıcakta süzülerek yavaş yavaş ölenleri düşün! Bir günde kaçyüzmilyon limon katlediliyor? 

Perdeler

Rüzgar şiddetini artırmıştı. Kendimi müziğin olası güzelliğine kaptırmış, çoktan seçmeli yolumda hedefime doğru ilerliyordum. Ansızın önümü bembeyaz, uzun ve yepyeni perdeler kesti. Rüzgara gafil avlanmışlardı. Islak ve çamurlu zeminle buluştuklarını gördüğüm an koştum. Beyazlıklarını ve temizliğiklerini bu kirli dünyada koruyabilsinler istedim...

Cenazeler

Retinanın ağları düğümlenmiş, çarpık bedenin çürümeye başladı. Yalnız geçirdiğin ömrün sonlandığında, sevenlerin koşarak gelecekler. Cenazeler ne kadar da kalabalık....

Modern Zamanlar

Modern zamanların hayat felsefesi; aynayı farklı yöne çevir ve suretinden ışık hızıyla uzaklaş! Dayatılan rolü oyna, göz bandını çıkarma! Kör ebe sensin..

Düşünceler Evrenseldir

Düşünceler evrenseldir.. Yürüdüğün yolun doğru olup olmadığına "sen" karar verirsin..

Düzenin Düzensizliği

Sigara dumanından sise bürünmüş bir odada oturup, bu saçma düzenin düzensizliklerini düşünüyordum da.. Neden düşünüyordum ki! Bir sigara daha yakıp, cigerlerimi boğmaktan başka, elimden hiçbirşey gelmiyor..

Pazarlamacı

Adaletsizliğin yükünü tatmamış insanlar, onu pazarlar..

Fuck The Sistem

Sistemin içinde kaybolmak insana mahsustu. Hiç bir balık daha hızlı yüzmenin, zengin olmanın derdinde değildi. Elbette çitalar hızlı koşmak için evrimleşmişti. Usain Bolt'u geçmek için uğraşmak onlar için anlamsızdı. Tek dertleri hayatlarını sürdürmekti. Kredi çeken bir rakun göremezdiniz. Yeni ihtiyaçlar üretip, onları gidermek için tüm saçmalalıkları yapan tek hayvan insandı..

Konfüçyüs

Eş seçmek, kitap seçmeye benzer; iyi tasarlanmış bir kapak ve cilt ilginizi çekebilir ama içeriği sağlam olmadıkça, sonunu getirmek zordur. Konfüçyüs

Gece

Karanlığın da var, aydınlık bir yanı..

Charles Bukowski

Televizyon beni beş dakikada hasta eder, fakat bir hayvanı saatlerce seyredebilirim. Charles Bukowski

Güç Tuşu

Birileri "Güç" tuşuna basıp, şu yaşam denen olguyu başlatmıştı. İnsanların konuşmaları, korna sesleri, hapşırıklar, yanıp sönen ışıklar... Üzerime geliyordu. Kütlemi ve birkaç zıvırımı alıp daireme kapanırdım. Kaçtığımı anlamış olmalıydılar..

Kahvenin Dönüşümü

       Dönüşüm tamamlandığında, olgunlaşmaya başlayacaksın..
Bulutların üzerinden atlamak gibi, Rengini bulmak..

Charles Bukowski

Oysa aklını yitirmek üzereyken söylediklerini tam olarak anlayabilecek bir başka deliye ihtiyaç duyuyordun. Charles Bukowski

Tolstoy

İnsan ne ile yaşar Lev Tolstoy