Ana içeriğe atla

İlikleri Çekilmiş Yolcu



Önce ıssız bir sessizlik bürüdü sokakları

Sonra kar taneleri düştü, gecenin karanlığına.

Kuru toprak ıslandı, son yolculuğunla..

Öyle bir ızdırap ki

Dudakları mühürlüyor varlığıyla.

Dünya bırakıyor evin olmayı

Kuru dallara basıyorsun adeta

Bir ses ver!

Şu yamaçtan gel koşarak.

İnadı bırak,

Kuraklığı da!

Dönmeden gece sabaha

Aç gözlerini yaşama..

Söversem bir daha arsız bulutlara, 

Lal olsun dilim.

İliklerim, göğe çekiliyor...

Eşi benzeri olmayan yeni bir mevsimim

Baharı  beklemeyi de bıraktım

Ruhumu donduracak soğuğa razıyım

Bir kibrit ateşiyle ısınırım.

Toprağa kök salmış lakin solmuş bir ısırganım

İşlemez dikenlerim

Derdime çare bulmaya kandım...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aramızda şehirler uzanıyor..

Gözlerime değen gözler yansımanla karşılaşıyor Gecenin karanlık tonlarında dahi binlerce sen büyüyor göz bebeklerimde. Güneşi delip, Ay'ı selamlıyorum  Silüetini taşıyorum gölge niyetine Rüzgarın eteklerinde sarsılan sazlıklar yoldaş oluyor Kucak açıyor hasretliğime. Ilık bedeninin kokusu salınıyor Ciğerlerime çekiyorum tek nefeste. Şehirler uzanıyor aramızda Kafesimizin kapıları açık Bir adımda çıkılamıyor içinden Adın dökülürken dilimden Duyuramamanın endişesiyle lal oluyorum yeniden..

Dünya Zürafalar Günü

Boş odalarda geziniyor gözlerim Yırtık duvar kağıtları, yarısında perde olmayan pencereler ve dokunsam devrilecek olan klozet.. Dairenin kapısından çıkıyor, binanın merdivenlerini son kez aşındırıyorum.. Tekrarlanmayacağını bildiğin, An'ı kaybettiğin ve anıları kayıt etsen dahi yinelenmeyen kahkahalar Dünya zürafalar günü'nde derin bir kedere bırakabilir yerini.. Bir şeylerin yeri, sürekli ve yüksek hızla, başka birşeylere bırakıyor yerini.. Pazar ve ertesi gibi..

Kek

Yazıyor, siliyordum. Tekrar en baştan başlayıp.. Olmadı.. Sil. Tekrardan.. Sağ tarafı yanmış, sol tarafı çiğ kalmış bir kalıp kek gibi güne başladım. Hep bir yarımyamalaklık söz konusu.. 180 derece ısıya dayanamayan plastik kap mıyım? Bu ne hal?