Ana içeriğe atla

Kusuru kusan otlaklar


 

Sert bir mevsimden geçiyoruz, insanlığın kurak topraklarında..
Bazıları güneş ışığına bazıları ısısına hasret..
Tohumu kin olan tarlalarda ekinler filiz veriyor.
Nefret ağaçları çiçek zamanında..

Ruhumun barajları boşalıyor gün geçtikçe
Nereye taşıp akacağını kestiremiyorum..

Boşlukta dolaşıyor sesim..
Kulaklara çarpmadan cümleler, yenisi kuruluyor kucaklara.
Deri altına işleyecek bakışlar ilişiyor peşi sıra
Geveze diyorlar çiçek döken rüzgarlara
Dengeyi sağladığını kabul etmiyorlar!
Dengini bulan saldırıyor bir hücumla.
Yetişmeye çalışıyorlar ışık hızına..


Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aramızda şehirler uzanıyor..

Gözlerime değen gözler yansımanla karşılaşıyor Gecenin karanlık tonlarında dahi binlerce sen büyüyor göz bebeklerimde. Güneşi delip, Ay'ı selamlıyorum  Silüetini taşıyorum gölge niyetine Rüzgarın eteklerinde sarsılan sazlıklar yoldaş oluyor Kucak açıyor hasretliğime. Ilık bedeninin kokusu salınıyor Ciğerlerime çekiyorum tek nefeste. Şehirler uzanıyor aramızda Kafesimizin kapıları açık Bir adımda çıkılamıyor içinden Adın dökülürken dilimden Duyuramamanın endişesiyle lal oluyorum yeniden..

Dünya Zürafalar Günü

Boş odalarda geziniyor gözlerim Yırtık duvar kağıtları, yarısında perde olmayan pencereler ve dokunsam devrilecek olan klozet.. Dairenin kapısından çıkıyor, binanın merdivenlerini son kez aşındırıyorum.. Tekrarlanmayacağını bildiğin, An'ı kaybettiğin ve anıları kayıt etsen dahi yinelenmeyen kahkahalar Dünya zürafalar günü'nde derin bir kedere bırakabilir yerini.. Bir şeylerin yeri, sürekli ve yüksek hızla, başka birşeylere bırakıyor yerini.. Pazar ve ertesi gibi..

Kek

Yazıyor, siliyordum. Tekrar en baştan başlayıp.. Olmadı.. Sil. Tekrardan.. Sağ tarafı yanmış, sol tarafı çiğ kalmış bir kalıp kek gibi güne başladım. Hep bir yarımyamalaklık söz konusu.. 180 derece ısıya dayanamayan plastik kap mıyım? Bu ne hal?