Ana içeriğe atla

Haber..



Yanıyordu dipdiri vücudu. Tir tir titreyen elleriyle tuttu soğuk bardağı. Islandı dudakları. Soğuk suyun ferahlığı ağzında gezinerek boğazına doğru indi hızlıca.. Göz yaşları sel etkisi yaratmıştı yüzünde.. Durmak bilmeyen ve hırçın bir seldi bu.. Kirpiklerine tutunamıyordu damlalar. Birinin üzerine diğeri biniyordu.. 

Yüzüne bomboş bakıyordum.

Onunsa gözleri ıslaklıktan açılamaz haldeydi. Bardağı tutup ağzına götürmesine yardımcı olmaya çalıştım. Onun elleriyle benim ellerimde titremeye başladı. Acıyı paylaşmak mıydı bu? Bilemiyorum.. 

Bir tek kelime döküldü kıvranan dudaklarından. Kekeleyerek.. Zoraki bir ses, iki hece.. "Anne" .. diyebildi sadece.. Taburenin üzerinde oturuyordu. Eğretiydi duruşu. Vücudu ne yapacağını bilemez halde.. 

Bir elinde sigara tabakası vardı.. İnsan acıdan inleyemez haldeyken nasıl yakacaktı sigarasını? Çakmak parmaklarından kayıp giderdi.

Bu kopuk düşünceler aklımdan geçerken ne yapmam gerektiğini bilemez halde orada öylece durmuş, ağıt yaşlarını izliyordum.. Yanında bulunduğumun farkında bile değildi.. O an, ona gerekli olan ben değildim. Annesi ölmüştü. Ve kolundan tutup kavuşturamazdım onları.. Bazı şeyler paylaşıma açık değil derler ya hani kimileri. Tam olarak bunun ortasındaydım. Nefesini tüketmiş, gezegende vadesini doldurmuş biri, diğerinin de nefesini kesiyordu farkında bile olmadan. Yoktu ki o! Ertesi gün boş bedeni toprağa girecekti. Yokluğun, en yoksul anları kayıp verilen zamanlardı... Zamanın önemini yitirdiği, sevdiğini yitirdiğin an.. 

An'sız kalsam, kalkamasam bu tabureden dediğin, tükentiğin an.. 


Yorumlar

  1. Mülkü Aşırt Ağzına Sağlık harika insanın Dünyadaki yaşamı bir Rüya misali bir an açtın gözünü dünyaya onlarca yıl geçtigini anlamadan kapadın gözünü Tüm mücadele hırs hepsi bir an bitti dünya,ile ilişkin yaşam an anı güzel yaşa insan oğlu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru.. Hayat anlardan ibaret. An'ların değerini bilmek lazım

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aramızda şehirler uzanıyor..

Gözlerime değen gözler yansımanla karşılaşıyor Gecenin karanlık tonlarında dahi binlerce sen büyüyor göz bebeklerimde. Güneşi delip, Ay'ı selamlıyorum  Silüetini taşıyorum gölge niyetine Rüzgarın eteklerinde sarsılan sazlıklar yoldaş oluyor Kucak açıyor hasretliğime. Ilık bedeninin kokusu salınıyor Ciğerlerime çekiyorum tek nefeste. Şehirler uzanıyor aramızda Kafesimizin kapıları açık Bir adımda çıkılamıyor içinden Adın dökülürken dilimden Duyuramamanın endişesiyle lal oluyorum yeniden..

Dünya Zürafalar Günü

Boş odalarda geziniyor gözlerim Yırtık duvar kağıtları, yarısında perde olmayan pencereler ve dokunsam devrilecek olan klozet.. Dairenin kapısından çıkıyor, binanın merdivenlerini son kez aşındırıyorum.. Tekrarlanmayacağını bildiğin, An'ı kaybettiğin ve anıları kayıt etsen dahi yinelenmeyen kahkahalar Dünya zürafalar günü'nde derin bir kedere bırakabilir yerini.. Bir şeylerin yeri, sürekli ve yüksek hızla, başka birşeylere bırakıyor yerini.. Pazar ve ertesi gibi..

Kek

Yazıyor, siliyordum. Tekrar en baştan başlayıp.. Olmadı.. Sil. Tekrardan.. Sağ tarafı yanmış, sol tarafı çiğ kalmış bir kalıp kek gibi güne başladım. Hep bir yarımyamalaklık söz konusu.. 180 derece ısıya dayanamayan plastik kap mıyım? Bu ne hal?