Ana içeriğe atla

Gezegenin Mükemmelliği

Kurtların varoluşunun ekosisteme büyük katkıları olduğunu, onları yok edince anlayan insanlar, doğayı harekete geçirmek için tekrar kurt sürüleri saldılar Yellowstone'a. Yok olduğumda ekosisteme olan/olmayan yararımın netleşeceği ne acı.. Ki eğer yararım varsa büyük kayıp!
Peki ya yoksa? Kaygılanıyorum doğrusu. 
Birebirim olmasa da milyonlarca benzerimin verdiği tahribatı düşünürsek, biraz yok oluşumuz doğal seleksiyon için faydalı olabilir. Birçok hayvan popülasyonu tehdit altında ve sapiens çılgınlar gibi ürüyor, varlığımızı ve bencilliğimizi sürdürmek için teknolojiler geliştiriyor rant üzerine rant sağlıyor diğer canlıları ve mavi gezegenimizi her gün biraz daha öldürüyoruz.. Kendi küçük çemberimiz için yaşadığımız zavallı hayatlarımız koca bir devranı yerle bir edebilecek kadar ne zaman bu denli genişledi? Biraz da geviş getirmeli ve artık durmalıyız.. Telafi, bir fırsattır..

*NOT: Tahribatı önlemek ve diğer canlıları umursayarak yaşayan bilinçli birey ve kuruluşları tenzi ederek düşünülmüş, bir iç döküştür..

Yorumlar

  1. Yok olmazsın çünkü eserlerin var...Yerin dolmaz çünkü kimse SEN değil...Ayrıca yok olma diye bişey de yok, bir gün sonsuzluğun olduğu bir yerde "naber duo?" diyeceksin daha:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaa 😊 çok tatlısın teşekkür ederim. Sonsuzluğun olduğu o yerde toplandığında tüm insanlar, seni hemen bulacağım hiç kuşkusuz 😊

      Sil
  2. İçtenlik ve incelikle.. yazılarına bayılıyorum. Devaminda cok çok başarılar dilerim 🙏

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yolculukta desteğiniz en büyük hazinem. Teşekkürler 😊

      Sil
  3. Çevreye verdiğimiz zararları çok yerinde özetlemişsiniz. Kendi varlıgınıza göndermelerinizde duodiyet 'e katılıyorum :) eserleriniz sizi diri tutacaktır

    YanıtlaSil
  4. Teşekkür ederim. Varlığınız varlığımı sürdürmemi sağlıyor 😊

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aramızda şehirler uzanıyor..

Gözlerime değen gözler yansımanla karşılaşıyor Gecenin karanlık tonlarında dahi binlerce sen büyüyor göz bebeklerimde. Güneşi delip, Ay'ı selamlıyorum  Silüetini taşıyorum gölge niyetine Rüzgarın eteklerinde sarsılan sazlıklar yoldaş oluyor Kucak açıyor hasretliğime. Ilık bedeninin kokusu salınıyor Ciğerlerime çekiyorum tek nefeste. Şehirler uzanıyor aramızda Kafesimizin kapıları açık Bir adımda çıkılamıyor içinden Adın dökülürken dilimden Duyuramamanın endişesiyle lal oluyorum yeniden..

Dünya Zürafalar Günü

Boş odalarda geziniyor gözlerim Yırtık duvar kağıtları, yarısında perde olmayan pencereler ve dokunsam devrilecek olan klozet.. Dairenin kapısından çıkıyor, binanın merdivenlerini son kez aşındırıyorum.. Tekrarlanmayacağını bildiğin, An'ı kaybettiğin ve anıları kayıt etsen dahi yinelenmeyen kahkahalar Dünya zürafalar günü'nde derin bir kedere bırakabilir yerini.. Bir şeylerin yeri, sürekli ve yüksek hızla, başka birşeylere bırakıyor yerini.. Pazar ve ertesi gibi..

Kek

Yazıyor, siliyordum. Tekrar en baştan başlayıp.. Olmadı.. Sil. Tekrardan.. Sağ tarafı yanmış, sol tarafı çiğ kalmış bir kalıp kek gibi güne başladım. Hep bir yarımyamalaklık söz konusu.. 180 derece ısıya dayanamayan plastik kap mıyım? Bu ne hal?