Ana içeriğe atla

Kararsızlık

Buraya oturmak ister misin? dediğinde bunu düşünmediğimi fark ettim. Susup ikisininde yüzüne, açık büfedeki onlarca seçeneğin içinden ne yiyeceğine karar veremeyen fakat açlıktan rengi atmış bir yemek canavarı gibi baktım uzunca. Biri -demek ki istemiyor dedi. Diğeride onayladı. Bir an rahatladım. Adıma, isteğimin ne olup ne olmadığına karar verilmişti. Biraz sonra tekrar oturulacak yer seçme sorunsalı çıktı karşımıza.
+Konuya açıklık getirelim tatlı yemek istiyorsan, az önce istemediğim yere oturabiliriz dedim ve oturduk. Nötr olamıyorsan net olmalıydın. Ucu açık ve sonu yok. Burnumun ucu donmuştu. Neden bu kadar seçeneğimiz var diye düşünmeye başladım oturduğum andan itibaren. Neredeyse heryerin oturma düzeni, menüsü, ışıklandırma ve aksesuarları aynı. Farklı olan ayrıntılar göze çarpmayacak kadar küçük ve belirsiz. Seçenekler çoğaldıkça, kararsız insanlar sürüsüde çoğalıyor ve ne istediğini bilmeyen sokaklarda aradığını bulmaya çalışan soğan filizleri konumuna düşüyoruz. Kendi kendine bu kadar gereksiz eziyet eden bir canlı türü olduğunu pek sanmıyorum. Sabah kalkıp her gün yerine getirmek zorunda olduğun, mecburiyetlerin tillahı sigortalı işine gitmek için bile en az ondakika gardolabının önünde ne giyeceğine karar vermeye çalışıyorsun. Korkunç! Bu yüzyılın en belirgin sıkıntısı kararsızlık. Gün geçtikçe kararsızlığımız yağmurun habercisi kara bulutların çoğalması gibi üzerimize yağıyor. Döngü yineleniyor ve kararsızlıklarımıza yenisini ekliyoruz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aramızda şehirler uzanıyor..

Gözlerime değen gözler yansımanla karşılaşıyor Gecenin karanlık tonlarında dahi binlerce sen büyüyor göz bebeklerimde. Güneşi delip, Ay'ı selamlıyorum  Silüetini taşıyorum gölge niyetine Rüzgarın eteklerinde sarsılan sazlıklar yoldaş oluyor Kucak açıyor hasretliğime. Ilık bedeninin kokusu salınıyor Ciğerlerime çekiyorum tek nefeste. Şehirler uzanıyor aramızda Kafesimizin kapıları açık Bir adımda çıkılamıyor içinden Adın dökülürken dilimden Duyuramamanın endişesiyle lal oluyorum yeniden..

Dünya Zürafalar Günü

Boş odalarda geziniyor gözlerim Yırtık duvar kağıtları, yarısında perde olmayan pencereler ve dokunsam devrilecek olan klozet.. Dairenin kapısından çıkıyor, binanın merdivenlerini son kez aşındırıyorum.. Tekrarlanmayacağını bildiğin, An'ı kaybettiğin ve anıları kayıt etsen dahi yinelenmeyen kahkahalar Dünya zürafalar günü'nde derin bir kedere bırakabilir yerini.. Bir şeylerin yeri, sürekli ve yüksek hızla, başka birşeylere bırakıyor yerini.. Pazar ve ertesi gibi..

Kek

Yazıyor, siliyordum. Tekrar en baştan başlayıp.. Olmadı.. Sil. Tekrardan.. Sağ tarafı yanmış, sol tarafı çiğ kalmış bir kalıp kek gibi güne başladım. Hep bir yarımyamalaklık söz konusu.. 180 derece ısıya dayanamayan plastik kap mıyım? Bu ne hal?