Geri çekildim.. O sesler, dokunuşlar, saçlar.. Hunharca kıpırdanan dudaklar.. Soğukta zangır zangır titreyerek kahvehanenin kapısında sigara içen yaşını almış Ahmet amca gibi attım kendimi sokaklara. Titiredim haliyle.. Gocuğumun ceplerine sakladım ellerimi. Soğuktan kaçabilirmişçesine.. Parmak uçlarımı hissetmeyi bırakana dek, yürüdüm. O yürüyüş hiç bitmeyecekmiş gibiydi. Tıpkı soğuk gibi..
Duygusal yanımı bastırmamı bekleme benden! Ağlamak cesaret ister! Bir baş kaldırıdır, isyandır ağlamak...Toplumun, seni; güçsüz diye yaftalamasına direnmektir.. Ağlayarak bağırmak, yakarmak yüzyıllardır kültürümüzün duygularına ayna olmuş ve feryat, figan, ağıt olarak adlandırılarak yaşamaya devam etmiş günümüze kadar. 21.yy da ne bu poker masası sendromları? Nedir bu kendini gizlemeler?Nedendir? Niçindir? Bilinmeden bu kayganlık ruhlarımızda?Kursağıma saplamaktansa bu kor gibi demir prangaları, göz yaşlarımla yıkarım günahsız yanaklarımı!..
Yorumlar
Yorum Gönder