Ana içeriğe atla

Toplantı

Sonra uzun bir sessizlik oldu. Kafamın içindeki düğünde takılar takılmaya başladı..
Gelinliğimi altınlarla örttünüz, sizin derdiniz ne? (Gelin bağırıyor ama fondaki oyun havasından kimse duymuyordu)
Nerede kalmıştık? Konumuz neydi?
O sessizlik o kadar uzun mu sürmüş?
Toplantıda neler olup bittiğine dair hiç bir fikrim yok. Aklım nerede?

-Aylık endeksimiz, hiç olmadığı kadar düşük. Ürün eski rabetini geri kazanmalı beyler? Yeni bir reklam yayınlamaya sıcak bakıyorum.

Hah. Dansa geçmişler gelinin suratı buruşuk kuru kayısı gibi. Topuklu ayakkabıdan olsa gerek. Ah şu kadınlar! Bu kadar eziyeti hangi mantıksız sebeple yapıyorsunuz? Kim bilir.
Tabi, kendileri dahi bilmiyor olabilirler. Çocuk çığlıkları, dedikodular.. Gelin ile damadın başından kayıyor, para yağmuru gibi.

-Mehmet bey, ... firmayla irtibata geçmenizi istiyorum!
Bu düğünde yer almadığım halde biri adımı biliyor.
-Mehmet bey, toplantıya bedenen mi katıldınız?
Ben takı takmıyorum. Hayır. Dans partnerim bile yok.

-Mehmet bey!! 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aramızda şehirler uzanıyor..

Gözlerime değen gözler yansımanla karşılaşıyor Gecenin karanlık tonlarında dahi binlerce sen büyüyor göz bebeklerimde. Güneşi delip, Ay'ı selamlıyorum  Silüetini taşıyorum gölge niyetine Rüzgarın eteklerinde sarsılan sazlıklar yoldaş oluyor Kucak açıyor hasretliğime. Ilık bedeninin kokusu salınıyor Ciğerlerime çekiyorum tek nefeste. Şehirler uzanıyor aramızda Kafesimizin kapıları açık Bir adımda çıkılamıyor içinden Adın dökülürken dilimden Duyuramamanın endişesiyle lal oluyorum yeniden..

Dünya Zürafalar Günü

Boş odalarda geziniyor gözlerim Yırtık duvar kağıtları, yarısında perde olmayan pencereler ve dokunsam devrilecek olan klozet.. Dairenin kapısından çıkıyor, binanın merdivenlerini son kez aşındırıyorum.. Tekrarlanmayacağını bildiğin, An'ı kaybettiğin ve anıları kayıt etsen dahi yinelenmeyen kahkahalar Dünya zürafalar günü'nde derin bir kedere bırakabilir yerini.. Bir şeylerin yeri, sürekli ve yüksek hızla, başka birşeylere bırakıyor yerini.. Pazar ve ertesi gibi..

Kek

Yazıyor, siliyordum. Tekrar en baştan başlayıp.. Olmadı.. Sil. Tekrardan.. Sağ tarafı yanmış, sol tarafı çiğ kalmış bir kalıp kek gibi güne başladım. Hep bir yarımyamalaklık söz konusu.. 180 derece ısıya dayanamayan plastik kap mıyım? Bu ne hal?