Mehmet bey sigortalı işinin ona tanıdığı yüksek müsade gününü, sümüklü böcek misali yatağa yapışıp, sıvılarını yatağın rasgele yerlerine saçmakla geçiriyordu. Öğlene kadar uyansada kalkmaya tenezzül etmezdi. Tuvalete girip çay&sigara içerek, ayakları üzerine basamayacağı uyuşmanın eşiğine gelmeden, yeterli vakit geçirdiğini düşünmezdi. Sürekli yemek yiyip, sarı kanepesinde günü bitirmek en sevdiği durumdu. Hiç birşey yapmak zorunda olmamanın verdiği rahatlık onu tatmin etmeye yetiyordu..
Duygusal yanımı bastırmamı bekleme benden! Ağlamak cesaret ister! Bir baş kaldırıdır, isyandır ağlamak...Toplumun, seni; güçsüz diye yaftalamasına direnmektir.. Ağlayarak bağırmak, yakarmak yüzyıllardır kültürümüzün duygularına ayna olmuş ve feryat, figan, ağıt olarak adlandırılarak yaşamaya devam etmiş günümüze kadar. 21.yy da ne bu poker masası sendromları? Nedir bu kendini gizlemeler?Nedendir? Niçindir? Bilinmeden bu kayganlık ruhlarımızda?Kursağıma saplamaktansa bu kor gibi demir prangaları, göz yaşlarımla yıkarım günahsız yanaklarımı!..
Yorumlar
Yorum Gönder